15 Dakikalık Kentler

Pandeminin bize ilettiği çok temel bir mesaj var: DEĞİŞİN. Hemen. Şimdi.

Yarın bakarız lüksümüz yok artık.

Değişimin başlayabileceği alanlardan bir tanesi temel yaşam alanlarımız olan kentler. Kentlerin ana işlevleri fertlere saygın bir yaşam, düzgün çalışma şartları, ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir ortam, iyi eğitim, kişisel esenlik ve eğlenme ortamı sağlamaksa eğer 15 Dakikalık Kent Modeli iyi bir alternatif olarak görülebilir.

Bu model 15 dakika içinde yürüyerek veya bisikletle gidebileceğimiz mesafe içinde bahsettiğim işlevleri kendi yaşam alanımızda gerçekleştirmeyi vadediyor. Ulaşım yürüyerek veya bisikletle dolaşarak sağlanırken

, çevreyle iç içe yaşama, insanlarla karşılaşma ve etkileşim içinde hayatın bir parçası olma fırsatı ortaya çıkıyor. Aynı zamanda karbon ayakizi küçülüp sera gazı salımları azalıyor. Ütopik değil mi? Bir o kadar da heyecanlandırıcı. Bu modeli geliştiren, Paris Sorbonne Üniversitesi İşletme Fakültesi öğretim üyesi Profesör Carlos Moreno.

Bugün eğer dijitalleşen dünyaya sırtımızı yaslar ve yapay zekanın kentsel yaşamı superman gibi kurtaracağına inanırsak kendimizi kandırırız. İstediğimiz kadar akıllı kentler kuralım kanaatimce kentsel yaşamı bekleyen en büyük sorunlar doğal afet ve pandemi yönetimi, iklim krizi, eğitimsizlik, ekonomik eşitsizlik ve ötekileştirme. Bu sorunları da her kesimden katılım sağlayarak katılımcı, eşitliğe ve biyoçeşitliliğe duyarlı kent kültürü oluşturarak çözebiliriz. Bu kültürün oluşumunda 15 Dakikalık Kent Modeli de iyi bir katalizör olabilir. Bu model bugün Paris’te uygulanıyor. Örnek olarak Paris Belediye Başkanı Hidalgo’nun hedefi 2024’e kadar Paris’in her sokağına bisiklet yolu yapmak. 60 bin araçlık park yerini kaldırmak. Daha çok yolu araç trafiğe kapatmak. Bunu dışında Milano, Melbourne (20 Dakikalık Mahalle Uygulaması), Ottawa, Edinburgh gibi şehirler 15 Dakikalık Kent uygulamasını başlattı. Kentler artık daha insan odaklı olmak için yoğun çaba sarfediyor.

Bunun için elbette büyük bir paradigma değişimi gerekli. Özellikle daha ‘amaç’ dolu bir hayata doğru evrilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yaşamlarımızı bizden çalan ‘Çalış-Harca-Çalış-Harca Modeli’ni yıkmalıyız. Kentlerde trafik tıkanıklığı var, sağlığımız tehdit altında, zaman kaybediyoruz ve birbirimizden uzaklaşıyoruz. Yoğun kent yaşamı bizi bizden koparıyor. Daha ne kadar bu şekilde devam edebiliriz? Neden bu şekilde devam ediyoruz?

İklim krizi bizi uyarıyor! Uyanalım artık! Böyle yaşayamayız.