Farkındalık Notlarım

Farkındalık notlarım yeni yılda yeni umutlarla yeni yapılacaklara dair heveslenmek için depoyu fulleyip yaz tatili için yola erken saatte çıkmak gibi hissettiriyor bana. Heyecandan bir önceki gece uyumakta zorluk çekilir ya; bir sağa dön, bir sola. İçim kıpır kıpır. Bu notlarda geçen yıl ve yılları temize çekerek kendimi yeni yıla hazırladığımı görüyorum. Haydi hep beraber notlarıma bakalım, yanıma neleri alıyorum hep birlikte görelim:

Sağlık.

En öncelikli sağlık.

Aralık 16, 2021’den beri sağ kalfım çektiği içi koşamıyorum. Çok ender sakatlık yaşadım hayatımda. En sevdiğim şeylerden birini yapamamaktan sağlığı ön plana çıkarıyor değilim. Üstelik dördüncü kilometrede sakin sakin koşarken başıma geldi. Yani sağlıklıyken başıma geldi sakatlığım. Elbette zihin türlü türlü sebepler arıyor neden olduğuna dair ancak bu bir mühendislik formülü değil ki. Uzun uzadıya anlatmamın sebebi ise şu: Bazı sohbetlerimizde ‘Ya abi şu dünyada ne kadar süre kalacağız zaten, neden sağlığına bu kadar önem veriyorsun? Zaten her an ölebilirsin’. Katılıyorum doğru, ancak vücuduma iyi baktığım sürece enerji seviyemin yüksek olduğunu görüyorum. Enerji seviyem yüksek olunca da daha pozitif oluyorum ve zihnime olan hakimiyetim de daha yüksek oluyor. Malum zihin serbest dolaşmayı çok seviyor. Vücut sağlığı sadece iyi beslenme, fiziksel egzersiz ve uyku demek değil. Bana iyi gelen şeyleri de yapmak. Mesela şu anda bu yazıyı yazmam gibi. Ancak yaşam hep sevdiğin şeyleri yapmak mı? Bu konuya daha sonra geleceğim.

Niyet etmek.

Niyet etmeyi betimlemek zor. Düşünce ve duygu birlikteliği olarak açıklayabilirim. İçinden gelenle tek vücut olma hali. Bu yaşımda Ramazan’da oruca niyetlenmenin ne demek olduğunu son 3 senede anladım diyebilirim. Niyetlendiğim zaman ‘anlam’ı aramaktan ziyade yarattığımı görüyorum. Yaşamın bir anlam sorunu yok ancak bizim nedenine katlanacağımız bir anlam ‘katma’ yolculuğumuz var diye düşünüyorum. Bu anlam bir anda kaybolabiliyor. Ve ben bu kaybettiklerimle farkındalık kazanıyorum. Kazandıklarım kaybettiklerimden doğuyor.

Doğa ile birliktelik.

Doğanın frekansı bambaşka. Doğayla birlikte vakit geçirmeye devam. Doğa deyince aklınıza hemen ağaçlar gelmesin. Deniz kıyısı, sarıldığınız bir ağaç, bir çiçeğe bakmak, bir hayvanı sevmek. Benim dışımda da bir yaşam olduğunu ve kendimin merkezde olmadığını hatırımda tutmamı sağlıyor. Doğadaki bilinç beni büyülüyor. Gizemli bir bütünün parçası olduğumu ve yalnız olmadığımı bana hissettiriyor. Bu da beni başka bir kavram olan şükre getiriyor.

Şükür.

Her şey için şükür. Aslında yolunda gidiyor ya da gitmiyor sadece bizim yorumumuz. Olanlar var yaşamda. Ben sadece gözlemliyorum ve öğreniyorum diye düşünüyorum. Yani bilinç beni yaşıyor diye bir önermem var. Ben bu bilincin vücut bulmuş haliyle bilincin kendini aşma sürecinde bir araç rolünü üstleniyorum.

Zihinsel tutum.

Olumlu bakmak denen bir şey var. Bu bakışa ben de ‘her türlü sonuca açık olmak’ perspektifini eklemek istiyorum. Yargısız olmak; duru bir zihinle olanlara bakmak. Böylece öğrenmeye devam edebiliyorum. Kendi varsayımlarımı gözlemleyebiliyorum. Haklı olmaya değil, anlamaya çalışıyorum. Karşımdaki kişi ya da olaya yargısız yaklaştığım zaman katılaşmadığımı görüyorum. Böyle bir bakış açısı beni büyütüyor.

Öğrenme.

Bana ne getirecek demeden öğrenmek. Faydacı yaklaşmamak. Her seyahat, her okuma, edindiğim her beceri, dünyamı kuruyor, bakış açımı genişletiyor.

Kendime özel vakit.

Bu vakitlerde yalnızlığımı görüyorum. Kendimi mahkemeye çıkaranın ben olduğunu, günün sonunda olduklarım ve olamadıklarımla ilgili kendi dünyamı kurguladığımı görüyorum. Suçun olmadığı bir yerde sadece gözlemleyen olduğumu ve zamanın içimden akıp geçtiğini duyumsuyorum.

Alışkanlıklar.

Neye niyetleniyorsam tekrarlandıklarımla varım

, yani alışkanlıklarımla. Alışkanlıklarım kaderim oluyor. Olageldiklerimi değiştirmek her zaman kolay olmuyor ancak yılmıyorum. Neden yılgınlık göstereyim? Bu benim hayatım değil mi diye soruyorum. O zaman da şunu fark ediyorum: Yaşam her zaman istediklerim ve hayallerim doğrultusunda harekete geçmek değil, yolda bırakabildiklerim, vazgeçebildiklerim. Ezberlediklerimi sorguladığımda ve tedavülden kalktığını idrak ettiğimde hafifliyorum. Bu kolay olmuyor. Ama yanıma şu kavramı alıyorum:

Öz şefkat.

Yolda öz şefkatimi kazandıkça karşımdakinin acısını daha iyi anlıyorum. Ya da acılarını olduğunu. Ya da davranışının bir sebebi olduğunu ya da olmadığını. Yargılamanın benim işim olmadığını biliyorum artık. Bu da kendi çöplüğümü kendimin temizlemesi gerekliliğini, hayatımın sorumluluğunu sadece kendimin alabileceğimi ve tek bir amaç olabileceğini serimliyor bana: farkındalık içim kendi üzerinde çalışma.

Her şey geçer.

Ama yarın ama iki gün sonra. Her şey geçer. Geçerken şekle değil anlama odaklandığımda büyüdüğümü görüyorum. Olanlar beni bana çağırıyor; buna inanıyorum. Ben sadece düşüncelerim değilim. Onun ötesindeyim. O boyuttaki gizeme bayılıyorum.

Ben anın kendisiyim.

Kişisel Gelişim üzerine kendime notlar

Farkındalık Notlarım

Anda geçmişimle ve geleceğimle potansiyel olarak yaşıyorum. Bu yüzden yaptığım tercihler hayatımın sorumluluğunu ne kadar aldığımı gösteriyor ve zamanı kıymetli kılıyor. An kadar yaşayabiliyoruz. An kıymetli.

Ben toplumsalım ama aynı zamanda değilim. Benim sınırlarım var ama bir diğer taraftan sınırsızım. Açken tok, tokken açım. Ben kutupların birlikteliği, yaşamın kendisiyim. Olanlar benim. Yorum benim zihnimde yarattığım bir illüzyon. Bunun farkındalığıyla yolumda ilerliyorum. Sevgiyle kalın.

Beni sosyal medya hesaplarımdan takip edebilir, soru ve yorumlarınızla katkıda bulunabilirsiniz.

Instagram

Medium

Linkedin

Eğitimlerimle ilgili detaylı bilgi almak isterseniz linkten eğitimlerimi inceleyebilirsiniz.